Çocuklar; çocukluklarını yaşasınlar ve doya doya çocuk olsunlar diye “Bayramlar” gelsin içimize…
Bayramlar; sevinç ve mutluluk kaynağı, dostluğun ve sevginin doruğa eriştiği günler. En çok da çocuklar gelir bayram deyince akla… Çünkü bayram en çok onları sevindirir, mutlu eder. Yeni giysilerini giyinmiş, gözleri ışıl ışıl parlayan çocuklar bayramların gülen yüzü değil midir? Modernleşme karşısında yok olmamak için direnç gösteren kültürel değerlerin başında bayramlarımız geliyor. Özellikle çalışan kesim için sadece tatil anlamına gelen bayramların, çocuklar için hala ayrı bir önemi yok mu?
Bayramları sevmeyen çocuk yoktur herhalde… Ziyaretler, sıcak ilişkiler, çikolatalar, şekerler, bayramlık kıyafetler, bayram harçlığı… Çocuk dünyasında bayramla ilgili çok sıcak ve güzel izlenimler bırakır. Çocuk öncelikle kendisine verilen hediyeler, harçlıklar vb. olduğu için sever bayramları. Sonra ziyaretlerin yoğun olması, buralarda yaşanan neşe ve mutluluk çocuğun sevincini daha da artırır. Somut olarak bu yaşadıkları çok önemlidir çünkü duygu ve düşünce dünyasında yaşadığı güzellikler yaşın ilerlemesi ve soyut döneme geçmesiyle birlikte çocukta bayramın anlamı daha bir farklılaşır; idraki artar, bayramları artık maddi getirilerinden ziyade manevi getirilerinden dolayı sevmeye başlar. Bu bilincin yerleşmesinde elbette ana-babanın bakış açısı, gayreti, yaşayışı, sunma şekli çok önemlidir.
Bayramlar; çocukların kişiliğinin şekillenmesinde önemli bir yere sahiptir. Nitekim kişilik gelişiminin temelleri 6 yaşına kadar geçen dönemde atılmaktadır. Sosyal ilişkilerinin, gördüklerinin, yaşadıklarının, öğrendiklerinin hepsinin çocuğun hafızasında yeri vardır. Çünkü çocuklar, gözlem yapıp ve örnek alarak öğrenirler. Aile içinde bayramların önemsendiğini gördükçe, bayram keyfini yaşadıkça bayram gelenek ve göreneklerini benimseyip, kendilerinden sonraki nesillere aktarmak üzere içselleştirirler. Önemli olan diğer günlerde yaşanmayan, yaşanması mümkün olmayan, sadece bayramlara özgü keyifleri yaşatabilmektir.
Bayramlar aynı zamanda çocuğun sosyalleşmesi, kişiliğinin gelişmesi açısından da çok güzel fırsatlar sunar. Ziyaretler ve el öpmeler, hal hatır sormalar, bayram namazları, sosyal ve duygusal birliktelik çocuğun sosyal hayatının zenginleşmesine, aktif olmasına, geniş bir sosyal çevre içerisinde sağlıklı bir kimlik gelişimine katkıda bulunur. Çocuğun kurduğu ilişkiler, yaşadıkları onda kendisini ifade etme becerisi de kazandırır.
Herhangi bir şeyin birey için önemli ve değerli olabilmesi için onunla ilgili bir duygusunun olması gerekir. Bayram günleri, çocukluğumuzda heyecanla beklediğimiz, sevildiğimizi, değerli olduğumuzu hissettiğimiz, sevince boğulduğumuz çok önemli günler değil miydi? Günlerce hayalini kurduğumuz, bayramdan bayrama alınan yeni kıyafetlerimiz, ayakkabılarımız, harçlıklarımız ve çikolatalarımız vardı. Bayram günlerinin diğerlerinden farklı olması, çocukta sevinç, neşe, keyif, heyecan gibi duyguları oluşturması gerekir ki, onda olumlu izler bıraksın ve keyif aldığı bu günleri çocuklarına da yaşatabilmeyi arzulasın…
Çocukta sosyalleşme ve özgüven gelişimini sağlayan bayram fırsatlarından biri de çocuğun misafirlere şeker ve çikolata ikram etmesidir. Herkesin bakışları altında her bir misafire tek tek ikramda bulunmak sosyal çekingenliği engeller. Çocuklar şeker ve çikolatayı çok sever. Bayramda çocuk bu en çok sevdiği, düşkün olduğu yiyecekleri ikram ederek aynı zamanda paylaşmaya ve cömertliğe de alışmaktadır. Bu sebeple ikramların özellikle çocuklar tarafından verilmesi teşvik edilmelidir. Bayramın sunduğu sosyal beceriler aynı zamanda çocuğu bağımlı olmaktan da kurtarır. Tüm bu kazançlar, güzellikler, coşkular ve sevginin daha da kökleşmesi çocuğun iç dünyasının sağlam temellerde yükselmesini sağlar.
Toplumu birlik, beraberlik, kardeşlik ve dayanışma içinde tutan, saygı ve sevgi temelinde insanları birleştiren önemli günlerden olan bayramlar da önem ve değer kaybına uğramaktadır. Bayramlar, aktarımı ve benimsenmesi en kolay örf, adet ve geleneklerimizdendir. Çünkü sevinç, neşe ve keyif günü demektir ve insanlar doğaları gereği bunları elde etmeyi isterler. Son yıllarda sadece tatil günleri olarak algılanmaya başlayan bayramların, gerçek önem ve değerini çocuklara aktarabilmemiz için öncelikle bizim bu algılamadan kurtulup, bayramların özüne ve gereğine uygun davranmamız gerekir.
Hepimiz için, tüm çocukların güldüğü ve onların yüzlerindeki tebessümle de hepimizin ruhunun ferahladığı bir bayram olsun…
Bayramınız kutlu olsun…
Herkesin bayram gibi bayramlar yaşayabilmesi ümidiyle..!
Yrd. Doç. Dr. Nebiye YAŞAR